Sözcükler günyüzüne nasıl çıktı?..
Zor zamanlar… İnsanlar yarınıyla ilgili endişeli. Ekmek derdinde. Ve bir yandan da her gece açıklanan ölüm rakamları. Gizli ev ödevimizi günbegün yüzümüze vururcasına. İçinde koca bir ömür, bin bir çeşit anı ve duygu olan hayatlar rakamlara indirgenmiş…
Ben de bir “yakınımı“ kaybettim kısa bir süre önce. O sinsi virüs nedeniyle değil. Ansızın, beklenmedik. Derler ya, en temizi oymuş (!) “tık” diye. Benden çok daha gençti. Hepimiz gibi hayalleri vardı; onunla birlikte kuş olup uçtular ne yazık ki.
O gidince bir an bocaladım, sorguladım, öfkelendim, isyan ettimçaresizce. Herkesten kaçtım bir süre, yalnızlığımın kafesine çekildim. Yaramı vahşi bir hayvan gibi, yalaya yalaya kendim iyileştirmeye çabaladım. Günlerce. Kimseyle görüşmedim, telefonlara dahi yanıt vermedim bir süre. Pür acının karantinasına girdim. Bu bana iyi geldi. Tabii, herkese tavsiye edilecek bir reçete değil. Ama bana şifa verdi. Korkmamam gerektiğini, o olmasa da, ona ait her şeyin benimle birlikte canlı canlı yaşayacağını anladım. Acımla sulh olduk bir gece.
“Neden ben?.. Neden o?..” diye bir şey yok. Zamansız ölümleri ve acıları yaşamak zorunda kalan milyonlarca insan var bu âlemde;bugün yaşayanlar,avcı atalarımızdan, Gılgamış’tan, Homeros’tan beri ölenlerin sadece yüzde yedisi. Benim size asıl söylemek istediğim şey şu; o “tam kapanma sürecinde” bana şifa veren şey, o mucizevi ilaç, yazmaktı. Yazmak!..
Günlerce, saatlerce, kâh uykularımdan uyanarak, kâh hiç uyumayarak yazmak… Sözcüklerle sağalttım kendimi, bunu yaparken onunla ilgili unuttuğumu sandığım pek çok şeyi anımsadım, çocuklar gibi sevindim, konuştuk anlaştık, bazen birlikte güldük, bazen birlikte ağladık.
Diyeceğim o ki, yazın! Gidenin ardından değil, dirisine yazın. Birisini bulamazsanız kendinize yazın. O okuyacaktır. Yazanlar daha çok yazsın, yazmayı düşünenler bir an önce başlasın artık. Ben bazı geceler Sait ‘in yaptığı gibi yaptım, kalemimi yastığımın altına öperek koydum.
Bir gün adı gibi câvidan bir dost geldi, okudu yazdıklarımı, basalım bunları dedi, işte yeraltında yazdığım sözcükler böyle günyüzü gördü.
Hakan İşcen
Comments are closed